24 Ekim 2016 Pazartesi

Yine Kuzumuzu Görmeye Gittik

Bu hafta muayenemiz vardı, 2li test yaptılar. Allah'ım böyle bir gerilime gerek var mıydı bilmiyorum. Çok şükür ultrasonda bir şey çıkmadı, tahlil sonuçlarını bekliyoruz şimdi. Allah'ın izniyle bir şey çıkmaz inşallah. Ama bir hafta gerilimi yetti zaten. Kız olabilir dedi doktorumuz. Eh, daha bir şey oluşmadı tabi normal olarak başlangıçta bütün bebekler kız oluyor:) Sağlıklı olsun da bizim için cinsiyet önemli değil. Bu arada destek olsun diye multivitamin ve demir ilaçlarına başlattı. Kansızlık yokken durduk yere ilaç kullanmak işime gelmese de bir bildiği vardır diyerek kullanacağım. Henüz başlamadım bakalım. Bir de bebeğimiz hızlı mı büyüyor, değişik ölçümlere göre mi değerlendiriliyor bilmiyorum ama, önceki muayenemizde 9 haftalık diye gitmiştik 10 haftalık çıktı. Bu hafta 11 diye gittik 11+3 çıktı. Yavrum yavaş, ne acelen var. Biz sabırla bekliyoruz seni babanla ^_^ Her ne kadar karnım çok yağlı(!?) olduğundan çok net görüntüler alamasak da, gördüğümüz kadarıyla murnu bile var. Yirim o murnu. Bir de elini başının üstüne koymuş ooh keyifler gıcır tabi içerde. Maşallah kuzuma.

Sonra eve geldik, kaldığımız yerden ev yerleştirmeye devam. Arkadaşım da taşındı bu çarşamba ve cumartesi günü yerleşmişti. Yaw ben mi çok uyuşuğum diyeceğim ama işten sonra insan hiçbir şey yapamıyor haftaiçi. En son pazar akşam 9da yerleri silip süpürüp halıları da attık hç halim kalmamasına ve aç ölmeme rağmen. Yetti artık halısız örtüsüz dağınık ev görmek. Eve giresim gelmiyor, ben böyleysem eşimi düşünemiyorum. Hiç sevmez düzensizlik, dağınıklık. Bir şey demedi 2 haftadır sağolsun. El birliğiyle her şeyi yerleştirdik çok şükür. Çok yardım etti Allah razı olsun canım benim. Çok yoruldu bence, kendimden yola çıkarak onun benden 2 kat fazla iş yaptığını düşününce. Şimdi sadece bebişimizin odasındaki ıvır zıvırlara yer bulmak kaldı. Resmen sığamıyoruz eve. O kadar takıl tukul var ki. Bir de eşyalar büyük eve göre alınmıştı. Ardiye gibi bir alanımız da yok. Artık sığmayanları gittikçe babama, anneme, köye falan bırakırız. Çeyize diye aldığım ve hiç kullanmadığım bazı şeyleri de instagramdan 5-10 TL'ye satacağım. Maksat belki ihtiyacı olan ev kuran birinin işi görülür, hem de bana yer açılır. Keşke biri beni durdursaymış, kızım gerek yok bu kadar şeye falan deseymiş. Hadi bi günlük bi misafirlik 2 takım yemek takımı aldın, kahvaltı takımına ne gerek var? Pasta takımı??? Nereye koyacağımı şaşırdım, yakında cam kenarlarına pervazlara dizeceğim bardakları falan. Biri de rahmetli anneciğimi tutmalıydı tabi. Bizim orda kıza 10 tane yorgan verilir, 20 tane pike takımı yapılır! Sandıklarla havlu, tülbent, lif, patik... Önüm arkam sağım solum dantel, havlu, bişeyler. Dağıtıcam, annem olsa gebertirdi beni ama elimden geldiğince göndermek istiyorum. Etrafımda yeni evlenecek ihtiyaç sahibi kimse de yok ki dağıtayım. İnternet ilaç oldu bu derdimize. Gerçi şöyle de düşünüyorum, ben instagrama koyuyorum sonuçta. Onu görebilecek teknolojiye sahip bir telefonu olabiliyorsa pekala çeyizini de hazırlayabilir diyorum ama ben halis niyetimle koyayım da, alan kendi düşünsün.

Bir dahaki kontrolümüz bir sorun olmazsa bir ay sonra. Yani 15+3 olmasını bekliyoruz. 17 falan çıkmasın valla hazır değilim bu kadar hızlı doğurmaya:)

21 Ekim 2016 Cuma

Çaresiz Bir Yazı

Bu sabah alarm çaldığında son bir gayretle kendimi kalkmaya zorladım, gözlerim kapalı. Yüzümü yıkayana kadar da açamadım zaten. Ama Cuma bugün, haftanın son günü. Yarın istediğim kadar uyuyabilirim diye tesellilerle(gaz verme mi desem?) bir şekilde kendimi ikna ettim yani. İşe geldim, yine o coşkuyla açtım bilgisayarımı. Yarım kalan işlerimi bitireyim de haftasonu kafam rahat etsin. Bugün Cuma, hava da ne kadar güzel...

Sonra bilgisayarı açtım, kahvaltı yaparken haberlere bakayım dedim. Haberlerde yazmıyor biliyor musunuz? Artık böyle kötü şeyler kökünden sansürleniyor. Twitter'ı açıyorum haberlere bakmak için. Güzel ülkemin hangi ilinde hatırlamıyorum, 4 yaşındaki bir bebek, şerefsiz 44 yaşında bir o.ç. tarafından öldürülmüş. Tecavüz edilmiş. 10 yıldır ilişkisi yokmuş, yıllardır bu bebeğe göz koymuş! Gözlerime, okuduklarıma inanamıyorum. Nasıl? Nasıl yani? Sen böyle bir sapık olmak için ne yaşamış olabilirsin ki? O çocuğun bunda günahı neydi? Daha acısı ne onu da söyleyeyim. Çocuğun kaybolduğu ekiplere bildiriliyor, 2 gün arama çalışması yapılıyor ve bulunamayınca çalışmalar durduruluyor. Sonra gündüz kuşağında bir programa başvuruyor aile. Polisten, devletten nasıl ümit kestilerse. Programa babanın şüphelendiği komşu çağrılıyor ve adam kendiliğinden itiraf ediyor. Bu kadar. Polis hiç mi sormadı babaya, hiç mi sorgulamadı bu adamı? Bilmiyorum ama sorgulasa söylerdi herhalde şerefsiz. Kendiliğinden itiraf ettiğine göre... Sonra gel de bireysel silahlanma. Polis masum beni mi koruyor yoksa o şerefsizi mi hadi bakalım. Twitterda ortalık yıkılmış, #pedofilisuctur diye hashtag açılmış. Bunu bilmiyor muyduk zaten, herkes bilmiyor mu? Tekrar tekrar mı söylenmesi gerekiyor? Polise su duyurusu mu yapıyoruz yoksa anlayamadım. Bir de idam gelsin diyenler... Kurban olayım idam çok kolay bir ölüm, kurtuluş değil mi? O çocuk öyle mi öldü peki? Ben şöyle düşünüyorum, önce hadım ediyoruz efendim bu şerefsiz soysuz köpeği. Ama canlı canlı lütfen. O en önemli şeyinin ondan alındığını hissetsin öyle uyudum uyandım hop gitti olmaz. Sonr her hafta ayrı bir işkence. Böyle ömür boyu. Hiç bitmeyeceğini bilerek, her hafta nasıl bir acıyla karşılaşacağının korkusuyla geçirerek. Mini cehennem. Ailenin de belki biraz içi soğur, yoksa çocuğuna bunu yapan adam orda paşalar gibi yatarken o babaya da anaya da uyku haram.

Buna yeterince üzüldüysek, Suriye'de devam eden savaşta daha önce yaralanan Ümran bebek bu sefer ölmüş. Yıldırım aynı yere iki kere düşmez ama bombaların defalarca taramadığı yer yok. Allah merhametli ama insanoğlu o kadar canavar o kadar acımasız ki! Diyecek hiçbir şey yok. Bende kalmadı. O bebekler yarın ahirette hepimize hesap soracaklar, bizi öldürürlerken siz de bakıyordunuz rahat koltuklarınızdan. Nerdeydiniz?

Ne Cuma kaldı, ne havanın güzelliği, ne haftasonu planları. Çok üzgünüm. Elimden hiçbir gelmiyor, çok çaresizim.

3 Ekim 2016 Pazartesi

7. Haftamız Bitiyor!

      Büyüyor annesinin kuzusu. İnşallah içeride iyidir, insan hep göreyim iyi mi bileyim istiyor. Şu an hareket de etmiyor ya, napıyor bilmiyoruz. Sağlıklı sıhhatli büyüyordur inşallah. Biz de onuu yeni evimize taşıyacağız. Odan bile hazır kuzuum, sen yeter ki gel :)
   
      Ben nasılım bu arada, iyiyim sanırım. Kilo almışımdır muhtemelen. Dijital baskülümüz tam zamanında bozuldu, kilom hakkında hiçbir fikrim yok. Ama öyle bir yiyorum ki, sanki beni aç bırakacaklar. Kıtlıkta kalacağım sanki. Yemek bulunca öyle yiyorum. Mide bulanması yaşıyorum, ama öğürme istifra falan yok. Sadece özellikle tokken yiyecek gördüğümde midem allak bullak oluyor. Bunun dışında gece tuvalete sıkışmalar! Allah'ımm rüyalarımda tuvalete gittiğimi görüyorum o kadar tuvaletim geliyor. Eşim dürtüp kaldırmaya çalışıyor belli aralıklarla. Ne kadar sıkışsam kendim uyanamıyorum. Şimdilik en büyük derdim gece kalkmalar işte.