28 Aralık 2015 Pazartesi

Onun Arabası Var

Onun var da bizim yok mu yani? Bizim de bu cumartesi itibarıyla bir arabamız var haha. 2015'in son haftasına yetiştirdik şükürler olsun. Allah kazasız belasız binip gezebilmeyi nasip etsin.

Ne zamandır araba alacağız diye geziniyorduk ortalarda. Çok fazla para bağlamak istemiyorduk ama araba çok eski olup da bizi uğraştırsın da istemiyorduk. Allah gönlümüze göre verdi. Geçen hafta bir kısmını ödeyip aldık, maaş aldığımızda da geri kalan kısmını ödeyeceğiz kısmetse. Oldukça iyi durumda, yani ailemiz genişleyip de yerimiz daaar diye alarm verene kadar bizi idare eder. Ufak tefek, gökyüzü mavisi minnoş bir hyundai getz.

Allah herkesi nazarlardan kem gözlerden korusun. Bir akrabamız var, çok gereksiz yere kardeşimle ve benimle o kadar uğraşıyor o kadar uğraşıyor ki bıktık artık. İkimiz de telefonlarını açmıyoruz ve eşlerimizi de tembihledik onlar da açmıyor. Ama bu onu durdurmaya yetiyor mu? Tabii ki hayır! Açmış kayınpederlerimizi aramış ve bizi şikayet etmiş. Gerçekten rezil etmeye yer arıyor bıktık illallah. Bizimle ilgili hiçbir iyi haber sevindirmiyor daha da hasetleniyor. İnsan en yakınındakinden nasıl sakınabilir ki illa her yaptığımız kulağına gidiyor. Kardeşimin bebeği olacağı zaman haberi ben vermediğim için görmedim ama babamın anlattığı kadarıyla kısırmış çocukları olmayacakmış desem daha çok sevinirdi diyor. Hayır ne var yani sen mi vereceksin rızkını sanki. Gelin kızımız için neler söyledi neler. Çalışmamak için hemen yapmış da çalışmakta gözü yokmuş da kendine baktırmak istiyormuş da... Öyle bile olsa sanane! Sonra bebeklerini kaybettiler, mutlu musun diye sormak geldi içimden. Kendisi belki 20 yıllık çalışıyor, 5 binlik bir arabaya biniyor. Kimse araban kötü demese de o arabasını övme ihtiyacı hisseder. Yolda birisi sollasa tabi sen bizi küçük gördün geçerim sandın di mi diye hırslanıp hemen geçmeye çalışır... Bizim yeni evli olup daha bir yılı doldurmadan kendisinden çok daha iyi bir araba aldığımızı duyunca bir düşüncelere dalmış, ikisi de çalışıyor deyip maaşlarımızı hesaplamış, alırlar tabi demiş. Ama bu kadar fesatlığı ben kaldıramıyorum artık. Korkudan gittim araba için sadaka verdim sürekli eşimle kendime okuyorum nazardan korusun diye. Allah bendekinin 3 katını 5 katını nasip etsin de benim olanda kimsenin gözü kalmasın!

Bir aydır doktorlarda geziyorum bu arada. Troid hormonum yüksek çıktı, insülin direncim varmış haberim yokmuş, rahim içinde polip varmış bilmiyormuşum, polikistik over başlangıcı ve yumurtalık tembelliğim varmış... Anladım ki doktor var bir de doktorculuk oynayan doktorcuklar var. Ben bir sene önce kilo veremiyorum ne yaparsam yapayım diye diyetisyene gitmiştim ama nedense insülin direnci aklına gelmemiş. Ve diyet yapmama rağmen kilo falan veremedim. Bu sene de ilk gittiğim doktor sanki ben her şeyin anlamını bilmek zorundaymışım gibi sende şu olabilir bu olabilir deyip açıklamalarını bile yapmaya tenezzül etmedi. Öyle bir tablo çizdi ki sanki çocuğum olmazmış gibi. Operasyon geçirmen lazım dedi. Açıklama yok. Soru soruyorum bunda anlamayacak ne var dercesine gülerek cevap veriyor. Gebertirsin ama elin mahkum ağzından çıkacak kelimelere odaklanıyorsun. Neyse çıktık ama içim hiç rahat etmedi bir hafta sonra eşimle tekrar gittik ki benim unuttuğum soruları ya da cevapları o da dinlesin sorsun. O da gıcık oldu. Neyse bu haftasonu İzmit'te bir doktora gittim tavsiye üzerine. Yaşadığın şeylerin poliple alakası yok troidine bakılması lazım dedi. Gerçekten de dahiliye doktoru da troid hormonuma bakıp yüksek olduğunu söylemişti. Verdiği ilacı kullanmaya başlayınca şikayetlerim geçti. Bu hormon yüksekken hamile kalabilirsen düşük olabilir, çocuk sakat olabilir tedavini ol öyle düşünün çocuk dedi. Peki diğer doktor bunu nasıl bilmiyor, düşünemiyor. Dahiliye doktorunun aklına gelmese bakmasa tedaviye başlamasa ben ya sürekli düşükler yaşıyacağım ya da Allah korusun sakat bir evladım olacaktı. Nasıl bir doktorluk bu anlamıyorum. Bir de şimdiki doktorlarda gördüğüm bir sorun var, siz nereyi gösterirseniz sadece oraya bakıyorlar. Ama gözlerinin önündeki başka bir sorunu tespit edemiyorlar. Bu doktor sağolsun onu da gördü ve ilacını verdi. Uzun zamandır çektiğime değdi mi şimdi yani? Götür bu teşhisleri diğer doktorun önüne at, çemkir. Ama ne olacak, hiçbir şey... Şu an troid için hap kullanıyorum ve insülin direnci için elimden geldiğince diyet yapmaya çalışıyorum ama tatlıdan uzak durmak o kadar zor ki:( Gözümün önünde uçuşuyor mübarek nimetler... Bir de spor yapmam lazım ama hakgetire. Günde kendime ayıracağım 45 dakikam yok ki spora ayırayım...

1 Kasım 2015 Pazar

Kafamda Cevapsız Sorular Var!

Çok daralıyorum! Çok bunalıyorum! Bu sıralar kendimi düşünmeye nefes almaya bile vakit bulamıyorum. Zamanımın hiçbir şeye yetmemesine çok içerliyorum. Hayata yetişemiyorum gibi hissediyorum. İş hayatına başladığım günden beri bu hissi yaşıyordum ama evlenmeden önce ne yapıyormuşum bilmiyorum. Eminim çoluk çocuğa karıştıktan sonra da bu günlerimi sorgulayacağım. O günler gelene kadar bu halime çare aramaya devam.

Hafta içleri oldum olası birbirinin aynı geçiyor. Öyle ki bazı günler hatırladığım bir olay dün mü oldu bugün mü hatırlayamıyorum. Çünkü ikisini ayıracak hiç bir ayırıcı kavram yok kafamda. Mesai saatlerimiz öne çekildiği için servise de yarım saat erken çıkıyorum, akşamları da bir saat erken geliyorum. Eşim gelene kadar ancak yemek hazırlığını tamamlayabiliyorum. Saat sekize kadar yemek faslı sürüyor, sonrasında da ertesi güne varsa ütü, yoksa kafa dinleyelim derken on gibi uykumuz geliyor zaten. Bir de yüksek lisansa başladım, haftada üç akşam da onun dersi var. Şu ana kadar beş hafta ders işledik, önümüzdeki haftalarda ödev ve vizeler geliyor onları tekrar ediyorum şu an.

Aslında beni daha da düşüncelere iten şey; görümcem kamuda öğretmendi. Geçen hafta eşimi aradı ve ben bu meslekten emekli olamayacağım karar verdim sınavlara girip eczacılık okuyacağım dedi! Tanım ben, ama çözüm hiç düşünmediğim ve yapamayacağım bir yok. İnşallah başarılı olur ve dediğini yapar. Ama o kamuda bile yapamıyorsa ben devlet memuru olayım diye niye uğraşıyorum ve bunu bir çözüm olarak görüyorum. Bu arada çocuk da düşünüyoruz, burda kayınvalidem yok annem zaten rahmetli. Çocuğa bakacak kimsem yok, ücretsiz izin bile alsam 2,5 sene sonra ne olacak o çocuk? Of Allah'ım bunun çıkış yolunu bulamıyorum. Çocuğuma kendim bakmak istiyorum ama üretken de olmak istiyorum. Bu yaşımda çalışmazsam ileride çocuklar okula başladıklarında, büyüdüklerinde evde ne yapacağım bilemiyorum.

Kafam karışık vesselam, Allah gönlümüze ferahlık versin bir çıkış yolu göstersin. Benim gibi hisseden & düşünen birileri kesinlikle vardır, nasıl bir çözüm düşündüklerini öğrenmek isterdim...

10 Eylül 2015 Perşembe

Güzel Haberler Var!

Mesai arasında fırsat bulmuşken yazmak istedim. Eşim bu ay başında eğitim aldığı kurumda outsource olarak çalışmaya başlamıştı. Deneme süresi diyerek 1000 TL maaşla 2 ay çalıştıracaklardı. Geçen hafta da sınavını geçtiği Ziraat Teknolojinin mülakatına girmişti. Dün akşam metrobüsteyken mail gelmiş, kabul edilmiş. O kalabalıkta sevinemedim bile diyor. Olsun evde birlikte sevindik:) Sonra annesini aramasını söyledim, biz ne kadar düşünüyorsak o da en az o kadar düşünüp dua ediyordu biliyorum. Aradık, tabii ki çok sevindi, uzun bir süre kutlama nidaları eşliğinde konuştular. Seslerini kaydettim, ilerde anı olarak dinleriz:)

Bugün de maaşı söylemek için aramışlar, benim 4 yıllık çalışan olarak alamadığım net bir mebla:) Çok sevindim,  Allah yolunu açık etsin inşallah daha da iyi olur. Bu kadar emeğin sıkıntının karşılığını aldık çok şükür. Haftaya belgeleri teslim edip istifasını verecek iki haftadır çalıştığı kuruma. Yarım aylık maaşını da verirler umarım. Alacağı maaşla bayağı bir rahatlayacağız Allah'ın izniyle. Zorda değildik, ama rahat da değildik. Artık rahat sınıfına geçebiliriz. Çok şükür bugünümüze, Allah gördüğümüzden geri bırakmasın kimseye muhtaç etmesin inşallah.

8 Eylül 2015 Salı

Kaldığım Yerden Devam

Ne kadar uzun zaman olmuş! En son yazımda evlilik hazırlıklarından bahsettiğimi görünce inanamadım. Bir de 'anı' yaşarken yazacaktım ki geriye dönüp baktığımda neler hissettiğimi tam olarak hatırlayabileyim:( Yine bir günlük yazma aşkı, yine bir hüsran.

Evlendik biz:) Mart'ta olacak demişim düğün için, oldu. Altı aydır evliyiz. Keşke daha önce evlenseymişiz neyi beklemişiz diyorum zaman zaman. Ne beklemedik ki? Okul, askerlik, iş, nişan... Eşim okuldan ocakta mezun oldu, Mart'ta da çalışma bakanlığının projesine dahil olup altı aylık bir kursa başladı. Geçen ay kurs bitti, geçen hafta 1 Eylül'de de çalışmaya başladı. Şu an karın tokluğuna çalıştırıyorlar güya deneme süresinde diye. Ama daha iyisini bulana kadar en iyisi bu... Ziraat Teknoloji'nin mülakatına da gitti ordan haber bekliyoruz. İki haftadır ikimiz de çalışıyoruz, sabahları birlikte uyanınca işe gitmek daha da zor olmaya başladı. Onu bırakıp kapıdan çıkmak zulüm gibi geliyor. Bütün günü onun yanına kıvrılarak geçirebilirim...

İş berbat bir hal aldı. Hiçbir zaman çok kolay olmamıştı ama bu kadar zorlandığımı hiç hatırlamıyorum. Ekibimizin tamamı dağıtıldı. Ben yine yaptığım işi yapıyorum ama bir milyon kat daha stresli bir şekilde müdürsüz direktöre bağlı şekilde. Kadın canı istediğinde arayıp azarlayıp kapatabiliyor. Böyle bir hayat işte. Bir gün çocuğum olur da işi bırakırsam ve herhangi birisi bana "bunun için mi okudun?" diye küstahça sorarsa, "menopozlu bir yellozun egosunu tatmin etmek için de okumadım!" diye cevap vereceğim. Onca yıllık emeğimin sonunda böyle bir şey olacak deseler okulu bırakır dikiş nakış öğrenirdim herhalde. Yine de çok şükür bugünüme, ama her an bırakabilirim her şeyi. Arayıp bağırdığı gün yarım saat ağladım, sonra kalkıp yine görevim olmayan istediği acil raporu gönderdim. Sonra karar verdim ki ev falan almak için borca girmeyeceğim. Ben işi bıraksam eşim çalışırken bile eeh yetti be deyip ceketini alıp çıkabilmeli. Hiçbir zaman omuzlarında kredi borcum var çenemi kapatıp çalışayım cinsinden bir yük olsun istemiyorum...

Bunun dışında işi bırakırsam beni geçindirecek bir gelir arayışımı sanırım nihayete erdirebileceğim. Borsada giderek daha iyileşiyorum, katıldığım kursta yatırım yapabileceğim güzel bir kağıt öğrendim ve her yıl gelecek kar payı ile kendime harçlık çıkarabileceğimi düşünüyorum. Eşimin işi daha kesin bir hal aldığında sanırım iş konusunda daha rahat davranabileceğim. Şu an tek yapabildiğim istifa etmeden bir gün daha işe gelmeye çalışmak:( Keşke her gün severek ve koşarak geleceğim bir işim olsaydı.

Fırsatım oldukça yazmaya devam edeceğim inşallah.