31 Mart 2014 Pazartesi

Ev Gezmesi

Bayağıdır bloğa bir şey yazmamışım. Her haftasonu koşturmaca ile geçiyor. Elde avuçta somut bir şey yok nişan hazırlıklarına dair. Ama İzmit'e gitsem aileleri ziyaret et, sözlümle zaman geçirmeye çalış derken geçiyor. Bu haftasonu da İzmit'e gitmedim güya. Cumartesi sözlüm geldi akşama kadar onunlaydık, dün de geçenlerde evlenen arkadaşım ikimizi birlikte evine davet etti. İlk kez çift olarak bir davete icabet ettik:) İnşallah bizim de tez zamanda evimiz olur ve iade-i ziyarete bekleriz:( Sokaklarda gezmek zorunda olmaktan her geçen gün daha da nefret ediyorum.

Sabah vatanî görevimi yerine getirip oyumu kullandım. Sistemi inadına karışık yapmışlar sanki. Sandık görevlisine iki kez tekrarlattım yanlış zarfı yanlış yere atmayayım diye. Ama zarfların ağzı yapışmıyordu bir kere. Arkadaşım sandığa attığında zarf açılıp içindekiler düşmüş. Keşke yapıştırmak yerine içine katlasaydık hiç aklıma gelmedi... Bu saate kadar sonuçlar aşağı yukarı gayri resmi de olsa belli oldu. Memnun değilim açık söylemek gerekirse. Bunlar belediye seçimleri, bu kadar yapılan ve kanıtlanan yolsuzlukların halk üzerinde bir etkisi olduğunu görebilmek isterdim. Bir şeyler kazanılmışken 10 yıl geri dönülmek istenmiyor anlıyorum ama belediye seçimlerini kaybetmekle yasalara hiçbir şey olmazdı. Belki siaysetçiler kendilerine napıyoruz biz derlerdi. Ama aksine oylar artmış bile! Yani diyoruz ki; mübah bize. Az bile çalıp çırpıyorsunuz meydanlarda az bile hakaret ediyorsunuz. Yetmez ama evet diyoruz. Ben bunları yapıp böyle bir sonuç alsam ülkeyi zimmetime geçirip hergün televizyona çıkıp ana avrat söverim... Neyse bu kısım çok canımı sıktığı için geçiyorum... Günün devamında Gebze'ye gitmek için yola çıktım. Malum yolum uzun, nereden baksam 1,5 saat.. Ancak giderim deyip vurdum kendimi yollara. Sözlüm de İzmit'ten yola çıkacak ama ses yok. Ben Gebze'ye vardım hala ses yok. Cevap verdiğinde ben alışveriş merkezinde gezip haber bekliyordum ve o evden yeni çıkıyordu. Velhasıl, yine bir senkronizasyon sorunu yaşayarak rötarlı buluşabildik. Yine suçlu ben oldum tabii ki. Neden haber beklemeden yola çıktığım için. Adama sorarlar: sen haber aldığın halde neden yola çıkmadın??? Beklerken English Home'dan çok şeker ve özellikle hafif bir bornoz aldım. Bir de kahvaltı takımı beğendim, akşam misafirlik dönüşü de aldık. Çok içime sindi ve çok hoşuma gitti. 300TL kadar indirim vardı, olmasaydı da alacaktım gerçi:) İlerde böyle bir rötar olduğunda onun kredi kartından harcama yapacağım, böyle böyle zamanında gelmeyi öğrenir tahmin ediyorum ki:)


Takımda şunlar var:
* 6 Servis Tabağı
* 6 Pasta Tabağı
* 6 Çay Fincanı
* 6 Çay Tabağı
* 6 Çay Kaşığı
* 4 Kase
* 2 Kayık Tabak
* 1 Demlik
* 1 Şekerlik
* 1 Sütlük
* 1 Peçetelik
* 1 Tuzluk
* 1 Biberlik

Toplamda 42 parça. Yeter de artar bile herhalde:)


Yazamadığım zaman içerisinde geçen haftasonu Eminevim'e gittim. Artık belgeleri toplamanın zamanı geldi, şurda kaldı 1-2 ay. Ev bakmaya da çıktık ufak ufak. Allah gönlümüze göre, en mutlu olacağımız hakkımızda en hayırlı olacak evi bulup almayı nasip etsin inşallah.

Ve bugün bir de zam ve prim beklentisi vardı ama maaşımız normal yatmış. Allah bereket versin. Ama motivasyonda büyük düşüş oldu. Beklentileri yüksek tutmamakta her zaman fayda var demek ki:)

Bahar yavaş yavaş geliyor. Hayata karşı ümitvar olmak lazım. Bazen bu ülkeden çekip gidesim geliyor ama yine de, daha gidecek çok yolumuz var... Güzel günler var önümüzde inşallah. Hayatımızın baharı derler ya, işter tam o çağdayız...

2 Mart 2014 Pazar

Gezmeler Tozmalar

Bizim için ara tatil dün bitti. Sözlüm okuluna dönmeden önce son kez yanıma geldi. Yine sokaklarda gezdik dolaştık. Normalde Kadıköy'e nişanlık bakmaya gitmek istiyordum ama baktım onun yanında açık modelleri deneyemeyeceğim, Fatih'e gidelim dedim. Bana Armine'nin yeni sezonundan bir tunik aldık; nişan bohçama. Bordo renk çok hoşuma gitti. Sonra günlük giymek için çok güzel bir hırka ve çanta aldık. Ben de nişanlığıma karar vermiş gibiydim, rengini somon ya da pudra pembesi istiyordum. Üzerine siyah dantel... Modeli falan kafamdaydı ama  geçen hafta İzmit'te gezerken fuşya renk bir elbise gördüm, çok beğendim. Hiç o renk bir elbise giymedim ama bana çok yakışır gibi geliyor. Bir anda gönlüm o tarafa kaydı. İnternette de Gönül Kolat'ın tasarladığı bir kıyafeti gördüm, kafamdaki her şey değişti birden.
Şu anda yaka kısmı ve rengi böyle olsun istiyorum. Eteği de yakasındaki dantel gibi olabilir. Böyle penye gibi bir kumaştan değil de daha abiye gibi dursun. Biraz daha kabarık... Ama bu renk de koyu olduğundan eteğine dantel koymasak mı?..Derken derken yine kafam karıştı gitti. Her şey netti ne güzel yaa:( En sonunda ne çıkacak ben de çok merak ediyorum.



Daha önce beğenip birleştirmeyi düşündüğüm elbiseler şunlardı:

Sonra nişan bohçası için bir de elbise ya da etek bluz almak istiyorum. Onun için de şu eteği çok beğendim, sanırım bu da Gönül Kolat'ın tasarımı. Hiçbir yerde bu kadar güzel bir etek bulamadım:

O kadar yorulduktan sonra ilk kez Marmaray'a binerek Üsküdar'a geldik. Çok merak ediyordum ama neyi merak etmişim ben de anlamadım. Metroya binmekle Marmaray'a binmek arasında fark yok ki. Sanki denizin altını göreceğiz gibi bir beklenti olmuş sanki:) Üsküdar'dan otobüse bindik sözlümle. Önümden kapalı bir kız bindi. Onun arkasından ben binecektim ki bir adam nerdeyse koşarak gelip önüme atladı ve bindi. Sonra bindiğimde de o adamın başka birilerini ezerek gidip kızın yanına oturduğunu gördüm. Otobüste o kadar boş yer varken gidip oraya oturduğunu görünce babası falan herhalde diye düşündüm. Sonra yer kalmayınca ben adamın yanına sözlüm de benim yanıma olacak şekilde arkayı beşledik. Adam durup durup kızdan tarafa doğru kayıyor. Ama adamla aramızda yarım koltuk boşluk var, diyorum kız nasıl oturuyor ki orda. Sesi de çıkmadığı için ben bir şey diyemiyorum ama sözlüm bir şey anlatıyor, benim gözüm onlarda olduğu için hiç odaklanamıyorum. Bir yarım saat gittik , adam sürekli kızı sıkıştırıyor beni hafakanlar basıyor. En son kız çok şükür ki: "Rica etsem biraz kayma şansınız var mı? Çok sıkıştım burda." dedi. Ben de sözlüme şu adam kızı rahatsız ediyor bir saattir izliyorum dedim. Ben ön tarafta bir koltuğa geçtim, sözlüm kıza "hanımefendi rahatsız oluyor musunuz? oluyorsanız buyrun böyle geçin" dedi. O daha der demez şerefsiz herif kalkıp kaçtı hemen otobüsten indi. Kız da "çok benden tarafa geliyordu ama söyleyince öbür tarafa kaydı" dedi. Sözlüm de "lütfen böyle şeylerde müsterih olun sesiniz çıksın. siz ses çıkarmayınca biz de bir şey diyemedik" diye uyardı. O yolculuk bana zehir oldu, kız bir şey diyene kadar diken üstünde oturdum resmen. Allah herkesi korusun böyle insanlardan. Belki sesini çıkarmasa evine kadar takip edip rahatsız edecekti:(

Dün de gün geçti gitti, sözlümün geldiği hergün o kadar hızlı geçiyor ki:( Giderken arkasından gözlerim doluyor. Yapacak bir şey yok. Şu an iki dönem daha okulu var sonra mezun olacak inşallah. Sonra ya evlenip askere gidecek, ya da askere gidip evleneceğiz. Daha o kadar çok ayrı kalacağız ki nasıl geçecek hiç bilmiyorum. Bizim de sınavımız böyleymiş. Araya nişan falan koyup oyalanıyoruz. Bekliyoruz bekliyoruz:( Allah kolaylık versin. İnşallah bu kadar beklemelerimizin sonu, bir ömür mutluluğa çıkar. O günleri de buralara yazmak nasip olur. Belki seneye bu zamanlar düğün hazırlıklarımdan bahsederim:)