9 Aralık 2013 Pazartesi

Mutluluğa Bir Adım Daha

En sonunda nişan tarihimizi kararlaştırabildik:) Eğer bulacağımız yer de boş olursa 2 Ağustos, değilse 9 Ağustos'ta olacak. Cumartesi günü sözlüm ve kayınvalidem burdaydılar. Kayınvalidem bana pike takımı yapacak kendi elleriyle. Onun için kumaş almaya Eminönü'ne gittik. Allah razı olsun gelirken süper mamalar getirmiş. Oradan yemek yemek için Çengelköy'de hep gittiğimiz boğaz manzaralı bir restauranta götürdük. O manzaraya rağmen trafikten o kadar gözü korkmuş ki, sürekli; "burada yaşanmaz siz kaçın gelin." dedi. Daha sonra evime davet ettim. Sözlüm de en sonunda yanında annesi olduğu için eve girebilme vizesini almış oldu:) Aynı evde olmak ilginç ve dikkat dağıtıcı oluyor cidden.

Hazır üçümüz bir araya gelmişken nişan tarihini de nasıl yapalım diye bir beyin fırtınası yaptık. Benim kardeşimin askerlik durumu, onun ablasının okulunun başlaması derken en uygun tarih olarak Ramazan Bayramı'ndan sonraki haftayı kararlaştırdık. Ardından ben dün İzmit'e gittim ki bir an önce yerleri gezip tarih alalım, rezervasyonumuzu yaptıralım. Geç bile kalmışız diyebilirim. İzmit'te pek yer beğenemedim ama Gölcük'te iki yer var beğendiğim. Fiyat vermelerini bekliyoruz. Birisi altı bin civarı bir fiyat verdi dün akşam. Diğerini merakla bekliyorum. Birkaç tane de beş yıldızlı otel gezdik. Bir tanesi açıkça, o haftaların çok değerli olduğunu ve iki yüz kişilik nişanla harcamak yerine altı yüz kişilik düğünlere vermeyi tercih edeceğini söyledi. En azından dürüsttü:) Bir diğer çok meşhur restaurantta ise adama kafa atmamak için kendimi zor tuttum. Bize daha mekanı göstermeden biz beğendik demeden geçti bilgisayarın başına, yemekli diyorum şöyle böyle diyorum falan liste hazırlamaya başladı. Ben yemek istemiyorum deyince öyle bir bakışı vardı ki, fakirler burda ne işiniz var der gibi. Ardından da bu ifadesini destekleyen şu cümleyi telaffuz etti: "o zaman fotoğraf da istemezsiniz, o da iki bin civarında bir fiyat tutuyor". Ben ilk önce bir afalladım, sonra "biz ücretinden dolayı değil yemekli olmasını istemediğimiz için yemeği çıkarmak istedik. Fotoğraf ve kamera tabii ki olacak" dedim ama sözlüm tutmasa kalkıp dalacaktım adama. Ordan sonra söylediği hiçbir şey hakkında en ufak bir fikrim yok. Adamların salonu dolduramama gibi bir sıkıntısı olmadığı için müşteriye böyle davranmaları normak tabii ki. Neredeyse biz onlara yalvaracağız ne olur salonu bize verin diye. Elime tutuşturduğu menüye bakmadan yırttım attım. Mekanın üstüne de bir çizik attım benim için bitmiştir.

Beğendiğimiz yerlerin birisi tepelerde kalıyor. Körfez manzarası harika. Sözlümün ailesi oranın müdavimlerinden diyebilirim, ablasının kınası orada olmuş, kardeşinin sünneti. Yani test edilmiş ve onaylanmış bir mekan. Orası olabilir diye aklımda. Ancak bir de sahilde bir yer bulduk. Henüz yeni yapılıyor ama yaza kadar bitmiş olacakmış. Orası organizasyon olarak daha profesyonel geldi bana. O da bir fiyat versin de kararı ona göre vereceğiz. Ama orasını daha çok sevdim sanırım. Daha artistik olacak gibi geliyor bana. Bir kere nişanlanıyoruz, düğünde böyle bir fırsatımız olup olamayacağını da bilemiyorum. Babam için de fiyat uygun olursa orada yapmak istiyorum. Ha nişan böyle olursa düğünde ne yapmak gerekir onu hiç bilmiyorum ama:) Ona zamanı gelince bakarız artık.

Ben aslında hiç böyle salonda nişan yapacağımı falan düşünmemiştim ama hayat insana neler yaptırıyor. Eğer sözlümün okulu bitmiş olsaydı ve hemen evlenebilme fırsatımız olsaydı sözle nişanı birlikte evde yapardım. Ardından da hemen düğün... Ama böyle arada çok zaman olunca mecburen her şeyi zamana yayarak yapmamız gerekiyor. Belki böylesi daha iyidir tabii ki. Ben şimdi gençlik heyecanıyla umursamıyorum sevdiğime kavuşayım yeter diye atlıyorum ama bundan yirmi sene sonra keşke yapsaydım demeyeceğime de garanti veremiyorum. O yüzden hiçbir şey eksik kalmamış olacak kısmetse. Mekanı bir ayarlarsak sırada kıyafete karar verip bir dikimeviyle gidip anlaşmakta. Sonrası halledilir bir şekilde. Davetiyeler, bohça hazırlamak için yapacağımız alışverişler... Aslında çalışmıyor olsam bunlar çok güzel şeyler ve çok özenilerek yapılacak şeyler. Ama bu kadar zaman alan ve özverili çalışma isteyen bir iş yapınca sadece haftasonları bakabiliyorum ve sürekli bir koşturma içinde geçiyor zaman. Sözümde de böyle olmuştu. Bir de ben burda hiçbir yer bilmiyorum, o yüzden elbise dikimi de İzmit'te olacak. Artık bir ayağım hep İzmit'te olacak sanırım...

Rabbim yüzümüzü kara çıkarmasın, hayırlısıyla bunun da altından kalkarız inşallah.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder