Geldik 29'a! Erken doğum olmazsa 11 hafta kaldı doğuma aman Allah'ım! Zaman çok hızlı geçiyor. Bebişimiz büyüyor. Artık karnımdan hareketleri çok açık belli oluyor. Giderek büyüyor kuzum. Hem hemen gelsin kucağımızda olsun istiyorum hem de kendimi hiç hazır hissetmiyorum. Daha erkendir belki ama kıyafetlerini yıkamaya başlamadım bile, çünkü daha alacak çok şey olduğunu düşünüyorum. Hepsini birlikte yıkarım diyorum da ne zaman alacağım acaba ne bekliyorum?
Bebeğe ayrı, kendime ayrı eksiklerim var. Ben ne giyeceğim doğumdan sonra, daha o da ortada yok. Bebişin arabası hâlâ yok, kucakta taşıyacağız sanırım. Bu arada isim de kesinleşemedi daha. En son eşime bir isim önermiştim, bayıldı çok sevdi. Başka isimler önerdiğimde de yok yok bizim bulduğumuz iyi diyordu. Sonra bir akşam annesiyle telefonda konuştu, söyledi bunu koyucaz heralde diye. İsim Türkçe bir isimmiş, daha islami bir isim koysaymışız. Çocuğu dine diyanete yöneltsinmiş... Yani kayınvalidemi severim ama yapmayacağım dediği çoğu şeyi yapıyor malesef. Tabii ki eşimin fikri değişti, hiç ortada olmayan bir isimle sesleniyor şimdi karnıma. Bense bir öneri bile yapamıyorum. Hiçbir isim bana göre "hah işte bu" değil. Öyle olunca da eşim bari mutlu olsun, en azından onun içine sinmiş olsun isim diyorum. Ama kapı süsü sipariş vermem lazım. Bir an önce karar vermemiz lazım isim işine.
Doktorumun son muayenedeki tutumu beni çok etkiledi diye düşünüyorum. Ondan önce her akşam yürümeye çalışıyordum, doğal doğumla ilgili vidyolar izlemeye çalışıyordum vs. Şimdi hiç içimden gelmiyor :( Evdeki bütün puzzle'ları döküp yaptım. Sonuncudayım şu anda. Yani bana kattığı bir şey yok ama kafamı dağıtıyor kendimi iyi hissediyorum. Devirip yatmak ve TV izlemekten iyidir diye avutuyorum kendimi. Tabi kalkıp yürüsem iki kelime bir şey okusam tartışmasız daha faydalı olurdu...
Bu haftasonu herhalde memlekete gideriz. İnşallah hava güzel olur da dışarı çıkarız. Gidip orda eve tıkılıp gelmek bana zaman kaybı gibi geliyor. Hiçbir şey yapmasak da aileleri görmek bile başlı başına yeterli aslında. Ama bütün hafta o iki günü bekleyip o da hıphızlı geçince çok üzülüyorum. Haftaya hiç dinlenememiş olarak başlıyorum. İstiyorum ki hem aklımdaki işleri halledeyim, hem ailemizi görelim evlatlık görevimizi de ihmal etmeyelim. Hem dinleneyim haftaya dinlenmiş olarak başlayalım... Çok şey mi istiyorum:)
Bunun dışında işyerimde yine değişiklikler, birleşmeler, ayrışmalar... Daraldım artık. Şurda bir iki aya doğum iznine ayrılacağım, takmayayım umursamayayım diyorum ama ne de olsa etkileniyorum. Ben de dahil oluyorum sürece sürekli. Şimdi bir de 2016 senesinin performans değerlendirme dönemi. Çalıştıklarımızın, emeklerimizin karşılığını alacağımız dönemdeyiz. Tam da başka bir ekiple birleştik. Notlar nasıl verilecek çok endişeleniyorum, nasılsa doğum iznine gidecek diye esgeçilirim diye korkuyorum Yöneticim soruyor "bu sene prim alıcak mısın sen ya?" diye. Evet canım bu prim 2016 senesindeki performansıma ait. Ben de 2017 Nisan sonuna kadar fiilen burda olduğuma göre bir dahaki sene de normalde aldığımın 3'te 1'i kadar bir prim bekliyorum hatta. Bunu da mı ben söyleyeyim ben dürteyim... Sonra da stres yapmim kendimi yormayayım uğraş boş yere... Neyse bu sene de hakkım yenmesin de yeter ki, sonrası Allah kerim. Ben gelene kadar kim öle kim kala.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder