13 Şubat 2017 Pazartesi

27. Hafta Kontrolü

      Geldik çok şükür 27. haftaya. Hatta 2 gün sonra kısmetse 28 olacağız. Ben çok ağır hissetmiyorum hâlâ. Yani adım atamama yürüyememe vs. yok henüz. Sadece eğilip kalkarken zorlanıyorum, yatakta üç hamlede sağdan sola dönebiliyorum ki genelde yorulup sırtüstü kalıyorum sanırım:) Yere çöküp oturduğumda bacaklarım acayip sızlıyor, dizlerim hiç dayanamıyor. Bunun dışında 72 kilo olmuşum. Ama kuzumuz, fındık kurdumuz da 1 kilo 35 gram olmuş. Allahım 300 gramlardan kilolara geldik nasıl bir mucize. Allah isteyen herkese hayırlısıyla nasip etsin inşallah.

      Şeker yüklemesini de yaptırdım ne kadar istemesem, kesinlikle karşı olsam da. Açıkçası ben doktoru yine takmazdım ama şu boğazıma sahip olamayıp hergün muhakkak tatlı bir şey yediğimden kendim de korktum. Ya şeker varsa, bir de yiyosun yemesen neyse, ya bebeğe bir şey olursa diye gittim yaptırdım. Korktuğum kadar zor olmadı. Midem bulanmadı başım dönmedi. Sonuçta da şeker çıkmadı çok şükür. Yani aynı tempoda kaçamak yapabilirim bence :) Evet burdan bu sonucu çıkardım :)

      Bebişimiz geçen muayenede de bu muayenede de tersti. Başı yukarıda ayaklar aşağıda. İkidir de normal doğum yapamayacağım ihtimalini belirtiyor doktorumuz. Ama bu sefer ciddi ciddi övdü sezeryanı. Yani mecbur kalırsak normal doğurturuz ama sezeryanı tercih ederim gibi bir anlayışı var anladığım kadarıyla. Makat geliş olursa tabi ki ben de normal doğurayım diye zorlayacak değilim. Ama bahsettiği 34. haftada hâlâ dönmemiş olursa direk sezeryan gününü belirleriz şeklinde. 34 çok erken değil mi? 40. haftaya 6 hafta var. 1,5 ay nerden baksam. Doğum hikayelerini okuyorum son hafta hatta son gün dönen bebekler bile var. En azından dedim ki sancılarımın başlamasını bekleyelim, bebek kendisi gelmek istediğinde sezeryan yapalım. Yok, çok tehlikeli olurmuş. Kordonu doğum kanalına sarkar da bebek sıkıştırırsa oksijensiz kalabilirmiş. Yani bu bir ihtimaldir, kesinlikle uydurduğunu söylemiyorum ama bence milyonda bir falandır bu ihtimal. Sezeryan kötü bir şey olsa kadın doğumcular kendilerine niye yaptırsınlar, bak sor normal doğuran doktor çok azdır falan dedi. Olabilir, kendi seçimleri ama benim değil. Birisi ameliyat, birisi Allah vergisi bir yetenek. Bu kadar zor olmamalı normal doğurmak. Doğumun kendisini kastetmiyorum, tabii ki oldukça güç. Doktorları normal doğuma ikna etmek bu kadar zor olmamalı. Çok moralim bozuldu. Eve gelince ağladım, eğer bana 34. haftada sezeryan tarihi vermek istesin başka doktora gideceğim. Çok kesin kararım. Eğer 1-2 doktor daha aynı şeyi söylerse ancak o zaman sezeryana ikna olabilirim. Normal olmayan, daha doğrusu doğal olmayan her şeye tepkiliyim bunun sezeryanla da alakası yok. Makyaj yapmam, takma kirpik kullanmam, açıkken postiş kullanmadım kaynak yaptırmadım. Sevmiyorum doğamda olmayan şeyleri var gibi göstermeyi. Doğumda da bebeğime güveniyorum, kendime güveniyorum. Ama doktorlara zerre güvenmiyorum. Ben kendimi mi sakinleştirmeye çalışayım, konsantre olmaya mı çalışayım, doktoru ikna etmeye mi uğraşayım. 

      Kendimi çok üzmemeye çalışıyorum, o zaman gelsin bakarız diyerek geçiştirdim. Üzülmenin faydası yok. İnşallah bebeğim döner, dönmezse de son güne kadar umudumu kaybetmeyeceğim. Ya dönecektiyse, biz erkenden aldıysak yavrumu diye pişman bir şekilde çıkmak istemiyorum ameliyattan. Bu doğum değil çünkü ameliyat bence.

      Sonra hastaneden çıkışta e-bebek'e gidip yatak ve bebek arabası baktık. Adam sadece tek bir arabayı o kadar övdü o kadar övdü ki (fiyatı 2700 TL) başka modellerden hiç haberimiz yok. Diğerlerini de ona kıyaslayıp kötüledi tabi. Mecbur arayışlarımıza devam edeceğiz. Sonra park yataklara bakarken bir tanesi bayağı fonksiyonlu geldi. Joie marka sanırım. Rengini beğenmemiştim ama yeni renk de çıkarmışlar. Bir de mağazada Şubat ayı boyunca hergün bir üründe %28 indirim oluyor. Bu yatakta %50 indirim vardı. normal fiyatı 1200 TL. Bir park yatak takla da atsa benim gözümde kesinlikle o para etmez onu geçsinler bir kere. 600 TL hali de indirimsiz normal ederi gibi geldi, kalitelisi olsun dedik. Beğendik ve aldık. Artık kafamızdan çıksın diye de almış olabiliriz tabi:) En azından büyük toplardan birinin üzerini çizdik. Gelince bakacağım. Normalde 4 yaşa kadar kullanılıyor diyorlar ama ben 2 yaşından sonra kendi odasına geçirmeyi düşünüyorum kısmetse. O zaman da güzel bir oda döşeyeceğim. O zamana kadar idare etsin bizi yeter.

      Dün de ne olduysa dinlenelim film izleyelim diyorduk. Sonra kahvaltıdan sonra deli dürtmüş gibi önce evdeki puzzle'ları bir halledelim dedik. Nereye koyacağımızı bilemiyoruz, ne yapacağımızı bilemiyoruz. Yaptık kaldırdık ama yer kaplıyor boşuna. Çıkarttık hepsini. Hangileri çerçeveletilecek seçtik. Hepsinin arkasından bantladık. Artık dağılamazlar en azından. En kısa sürede bir tane salona, bir tane mutfağa bir de koridora çerçeveleteceğiz kısmetse. Adı konuldu ya gerisi kolay. Sonra eve taşındığımızdan beri her banyoyu kullanışımızda duşakabin su akıtıyordu. Eşim sağolsun bütün gün onunla uğraştı herhalde. Ben de müstakbel çocuk odamızdaki dağınıklığı azaltmak için gereksiz gördüğüm her şeyi çöpe attım. Kalanları da olabildiğince güzel yerleştirdim. Daha derli toplu oldu, ne zamandır aklımdaydı. Şimdi park yatak geldiğinde orada açacağız kokusu çıksın diye. Yer açılmış oldu. Ama bu ev bize çok gitmez taşınırız gibime geliyor. Hele ki ben çalışacağım dersem çocuğa kayınvalidem bakacak olursa. Bir de ona yatak alacağız. Nereye sığacak bu kadar eşya bakalım.

      Allah biliyor ya kendi bebeğimi kendim büyütmek istiyorum, hiç istemiyorum başkasının bakmasını. Kayınvalidem, annem de olsa ben değilim başkası. Evde çekirdek aile dışında birisinin sürekli yaşayacak olması, onun düzeni benin düzenimin farklı olması, kırmadan istemediklerimi belirtmeye çalışmak. Ayy düşündükçe bile afakanlar basıyor. Bir de kayınbiraderim var tabi. Annem bizde bebek bakıyorken onun okulu tatil olduğunda Gölcük'e gidemeyeceğine göre o da bizimle kalır herhalde. Tam curcuna. Neyse bunları da düşünmemeye çalışacağım. Stres stres nereye kadar. Bunları da bebek doğup ücretli ve ücretsiz izinlerim bittiğinde düşüneceğiz. Sonuçta maddi bir tablo da var. Bakalım gücümüz yetecek mi benim çalışmamama. Belki ikinci evladımızı kucağımıza aldığımızda hayallerim gerçek olur. Sonuçta fedakarlık yapmadan bir şeyler olmuyor hayatta. Ama bu konuda sadece kendim değil yavrum da fedakarlık yapıyor olacak. Sadece bu düşündürüyor beni...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder