Bugün itibariyle 6 ayımızı bitirdik. Artık 7. aydan devam edeceğiz. Bu hafta üzerinden hesaplama işi çok karıştırıyor ortalığı kim ne derse desin. Babam soruyor ne kadarlık oldu şimdi diye, 6 ay bitti diyorum. Oo az kalmış diyor, yok ama 4 ay var doğurmama diyorum :S Kafalar karışık...
Nasıl gidiyor hamilelik? Çok güzel. Her geçen gün karnım büyüyor, öyle kocaman olmadım daha ama karnım da görmezden gelinemez bir boyutta artık. Gün içerisinde işyerinde çok görülmesin diye hem bol giyiniyorum hem de şalımın bir parçasını önüme alıyorum. Böylece oldukça gizleniyor karnım. Kendim de unutuyorum hamile olduğumu. Ama o servise yürüdüğüm yokuşta marş basmıyor, motor gaz almıyor mu diyeyim ne diyeyim. Çıkamıyorum, ağır vasıta olarak kenardan kenardan gidiyorum, genç ve hızlı arkadaşlar buyrun geçin yolunuz açık olsun diyorum içimden. Yaşlandık azizim:) Yatakta sağdan sola üç manevrada dönüyorum. O mabadımı çevirene kadar tam üç hamle yapıyorum artık. Eşim gülüyor halime. Ben olsam ben de gülerdim haklısın diyorum birlikte gülüyoruz. Bazen kalçamda çok yoğun bir ağrı oluyor uzun oturmalar sonucunda. Bu aralar böyle geçiyor işte. Ama kıpır kıpır minik kuzumuzun karnımda hareketlerini hissetmek kadar güzel bir duygu yok. Allah isteyen herkese nasip etsin inşallah en hayırlısıyla. Dün akşam bir kargomuz gelmiş, kolsuz body almıştım indirimde bulduğum bebek bezleriyle. Eşimin işyerine gitti ben taşıyamam koliyi diye. Eşim mesaiden geldiğinde ben yatmıştım, getirdi bodylerini göstermeye. Açtık baktık boylarına, renklerine. O kadar küçük ki. Burda kafası olcak burda kolları dedik baktık. Sonra eşim aramıza koydu bodyleri burda yatıcak böyle minik minik dedik ^_^ İnsan böyle salaklaşıyor işte sevgiden. Dışardan bakarken çok komik geliyor ama böyle hissediliyor elimizde değil. Hayal ediyoruz şöyle olur burda durur diye. Mutlu oluyoruz kendi kendimize.
Alışverişlere de başladım artık ufaktan. Kıyafetler, indirimde bulursam bebek bezleri falan alıyorum. Hastane çıkışımızı zaten teyzemiz almıştı. Belki bir takım da ben alırım. En kritiği park yatak ve bebek arabası. İki büyük bomba bekliyor bizi. Bir halledersek üzerimizden büyük bir yük kalkacak inşallah.
Bunun dışında işe gidip geliyorum. Hiç doğuma gitmeyecek gibi çalışıyorum. Üzerimdeki işleri devretmem gerekirken ben yeni işler yapıyorum falan. Bir de yüksek lisansım bitiyor bu dönem Allah nasip ederse. Finalleri verdim, çok güzel notlar aldım ve mezun olabiliyorum. Sadece projemin sunumu kaldı bu haftasonu da o var. Danışman hocam çok kısa bulduğu için son dakika eklemeler yapmaya çalışıyorum. İnşallah onu da sunup kabul edilirse mezunum. Zaten aksi olsa donduracaktım. Çocuksuz halimle zor takip ediyorum bebek varken hiç uğraşamam derslerle diye düşünüyordum. Gerek kalmayacak kısmetse.
Bu ara bana bir vatan millet sevgisi aşkı geldi ki peheyy. Normalde de zaten hep napabiliriz diye düşünürdüm ama geçen gün bir yazıda Hollanda'nın tarım ihracatının 94 milyar euro olduğunu okudum. Konya kadar ülkenin başarısına inanamadım saygı duydum. Hemen kendimizi düşündüm, biz neden yapamayalım? Onlar yapabildiyse biz de yapabiliriz ama ben vatandaş olarak ne yapabilirim en önce? Malum bu kadar büyük bir atılım için öncelikle devlet politikalarının belirlenmesi, sonra destek verilmesi teşvik edilmesi vs. gerekiyor tabii ki. Ama ben kendim ne yapabilirim ülkeme faydam dokunsun diye? Evet çalışıyorum ama yeni bir teknoloji mi geliştirdim yabancı ülkelere pazarlayıp süper gelirler elde eden? Yok. E anne olacağım inşallah diyorum vatana millete hayırlı evlat yetiştireyim o yapsın güzel şeyler. Sonra diyorum canım benim sen anne olup işi bırakayım diyorsun da annen seni niye okuttu? O da bunları düşünmemiş miydi kızımı okutayım vatana millete faydalı olsun dememiş miydi? E sen onca yılın emeğini kaldır rafa, istifa et evde otur. Sen böyle yaparsan komşun böyle yaparsa kim çalışacak bu ülke için? Ama evladım beni istemeyecek mi? Yine kısır döngü buralar tabii ki... Dipsiz kuyu.
Sonra geçenlerde kayınvalidem ameliyat olmuştu. Daha önce de bahsettiğim bazı akrabalar var. Ben böyle hırs görmedim. Ama o hırsa göre ODTÜ, hatta Harvard mezunu falan olması gerekirken neden sonradan iki senelik falan okumuş bilemiyorum tabi. Benim de finallerim vardı o hafta. Konusu geçti sınava gideceğiz yarın diye. Duyar duymaz hemen; "ne sınavı, yüksek lisans mı yapıyosun, hmm tezli mi tezsiz mi hangi okulda, ne zaman bitiyor..." Milyon tane soruyu sıraladı ben böyle hırs görmedim. Demez olaydım dedim. Sonra aynı bayan bu haftasonu da bebek mevlüdüne gittiğimiz bir akrabada denk geldi. İlk cümlesi: "Nasılsın canım sınavların vardı 100 bekliyodun nasıl geldi notlar?" Ne ara 100 bekliyorum demişim hatırlamıyorum bile, ki demem yani en fazla iyi geçti demişimdir. Ben hava atmayı da sevmem, bulunduğum ortamda kimseyi ezmek istemem. Ama böylelerine biraz ne olduğunu göstermek gerekiyor son kanaatim. Çok şükür çok iyi geldi hepsi 100 dedim. Bu hafta da savunmamı verip yüksek lisans mezunu olacağım nasipse dedim. O kadar kıskandıysan al sen bitir diyecektim. Yahu ben ne okumuşum sen ne okumuşsun. Sen sonradan zar zor o da devletin kayırmasıyla bir iş bulup çalışmaya başlamışsın, ben ne iş yapıyorum. Hayatta kıyaslanmayacak iki kişiyiz ama kendine rakip bula bula beni bulmuş. İşte bir de böylelerini sevindirmek istemiyorum işi bırakıp da. Bu fikir hep memlekete gidince oluşuyor. Buradayken kimse kimseyi tanımıyor ya, biz nasıl mutluysak öyle yapalım diyorum. Ama oraya gidip böyle şeyler yaşayınca keşke doktora da yapsaydım diyorum:) Allah'ım tutamıyorum kendimi. Aynı bayan bana yine böyle nasılsın canım diye herkesle selamlaştığımız bir bayramda sen ne iş yapıyorsun nerde çalışıyorsun falan diye sormuştu. Ben de anlamayacağını bildiğim için en basite indirgeyip açıklamaya çalışmıştım. Keşke diyorum "data mining specialist olarak bilmem ne genel müdürlüğünde çalışıyorum, hani şu plazalarda gördüğünüz tipler var ya dizilerde, işte öyle" deseydim diyorum:) Ama o zaman anlamamıştım bu kıskançlığı, herkesin kendim gibi bildiğimden... Bunları da sevindirmek hiç istemiyorum.
Bu kararlar, sorumluluklar çok zor. Eğer her şey normal gider de zamanında doğum yaparsam seneye bu zamanlar işe dönmüş olacağım. Kuzum daha 9-10 aylık falan olacak. Kısmetse kayınvalidem bakacak gibi görünüyor. Normalde hiç istemiyordu ama kayınbirader de İstanbul'da yatılı liseye gelince evde çok sıkıldı bence. Razı görünüyor şimdilik. Bakıcıya hiç bırakmak istemiyorum inşallah da mecbur kalmam. Hep istifa edeceğim diyordum ama galiba bir süre en azından görmek istiyorum çalışırken anne olmak nasıl? Çocuk gerçekten isteyecek mi beni? Ben gerçekten dayanamayacak mıyım? Yapamayacak mıyım? Bunları görürsem sanki daha içim rahat eder gibi geliyor. Kolay pes etmek istemiyorum sanırım. Cidden gitmiyor böyle dememiz lazım. Tabi bir de işin mali boyutu var hiç düşünmediğimiz. O kısımları hiç bilmiyorum tabi ben bıraksam geçinebilecek miyiz, nasıl yaparız. Belki de zaten geçinemeyiz ben bırakırsam. Bir ara simülasyon yapayım dedim sanki tek maaş mışız gibi yapalım. Ama olmuyor tabi, hiç gerçekçi olmadı. Ancak ben ücretsiz izindeyken göreceğiz durumu...
Neyse amma yazdım. Uzun süre yazmayıp yazmayıp birikince böyle oluyor işte. Bir dahaki yazımda yüksek lisans mezunu olacağım kısmetse:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder