Öyle böyle geldik 33. haftanın da sonuna. Hatta sanırım ben yanlış hesaplıyorum şu an 34'ün içindeyim ve yarın 34+1 olacağıma göre aslında 34'ü bitiyoruz. Bu hafta hesabı çok kafa karıştırıcı olmuş. Neyse. Çok şükür bir sorun sıkıntı yaşamadan geldik bugünlere kadar. Bizim bıdık bol bol tekmeler taklalar falan atıyor. Kıpır kıpır ama artık kocaman olduğundan bazen rahatsız oluyorum, dışardan ayaklarını yakalayıp "oğlum bi dur gözümü seveyim" diyesim geliyor:)
Bu aralar gece uyku düzenim çok bozuldu. Gece uykuya ihtiyaç molası vermek için uyanıyorum, yani tuvaletim geldi diye kalkmıyorum da sıkışıklıktan kalp krizi geçirecekken nefes alamayıp uyanıyorum desem daha doğru bir tasvir olur. Sonra ne kadar yuvarlansam da kendi kendimle muhabbet sarıyor, konu konuyu açıyor falan sabahı sabah ediyoruz. E gece uykumu alamayınca da akşam erkenden uyuya kalıyorum. Böyle bir kısır döngüye girdik son zamanlarda. Neyse az kaldı Allah'ın izniyle. Son hamilelik sendromları bunlar.
Az kaldı demişken, biteceğine hem seviniyorum ama çoğunlukla da hüzünleniyorum. Kuzum şimdi ben nereye o oraya. Hep benimle güvende. Ama dışarı çıkınca nasıl koruyacağız bu kötü dünyada. Onu da geçtim, evde bırakıp nasıl işe geleceğim? Şimdi ne güzel o da hep benimle. Hiç düşünmüyorum uyudu mu yedi mi beni özledi mi diye:) Bu kadar da bencillik ancak bir annede olurdu herhalde...
Bu sırada geçen haftalarda gittik doktorumdan çalışabilir raporu aldık. O da sonuna kadar çalışsın dedi, ben de öyle isterim ama artık yoruluyorum farkındayım. Hadi bir hafta daha hadi bir gün daha diyorum ama hem yürüyüşüm yavaşladı, ufaktan değişmeye başladı. Hem de gündüz uzun süre oturmakta zorlanıyorum, yoruluyorum uykum geliyor. Bir yandan da evde ne yapacağım sıkılırım iki günde. Kaldı ki daha 6 hafta falan var doğuma tahmin edilen. Sıkıntıdan temizliğe falan sararım bir tarafımı sakatlarım kesin. Böyle iyi, en azından hareketlerim kısıtlı da istesem de aşırı efor sarfedip yoramıyorum kendimi.
Çalışma günlerimin bu kısmının sonlarına gelirken en en en rahatsız olduğum konudan bahsetmesem olmaz. (Başlığı da bu paragraf üzerine koymayı uygun buldum. Hakkını vereyim sağlam isyan etmişim.)Koca koca adamların işi yokmuşçasına hamile bayanlar hakkında konuşmaları. Hadi bana yüzüme karşı yorum yapıp soru soracak kadar yüzsüzsün (kimse kusura bakmasın ama benim için mahrem bir konu. Göbeğimi elimden geldiğince ortalara yaymamaya çalışıyorum saklıyorum. Buna rağmen doğum yöntemime kadar sorabiliyorsan bu yaştan sonra benim sana öğretebileceğim bir konu değil üzgünüm.) bir de başka hamile bayanları artık nasıl gözlemlediyse bazı arkadaşlar, gördün mü bilmem kimi. O da bayağı büyümüş diye yorum yapıyorlar. İşin komik tarafı, ben bayan olmama rağmen farketmemişim, sen erkek halinle ne arıyordun da kadıncağızı dikizledin. Karnının ne kadar büyüdüğü hakkında orada burada yorum yapıyorsun. Allah ıslah etsin hepimizi. Eskiler ne güzelmiş gözünü seveyim. Bir nine TRT'de anlatıyor ya, "biz dünyada iki şey bilirdik biri ayıptı biri de günahtı." Ne ayıp kaldı ne günah teyzem. Biz de sanki bu normalmiş gibi medeni bir şekilde başımızdan kovuşturmaya çalışıyoruz böyle patavatsızları. Böyle şeyler yaşayınca da eşimin evinde otur ısrarlarına hak veriyorum. O tabi ben yoruluyorum, bebek de stres yapıyordur diye kıyamıyor. Bu salak yorumlardan da haberdar olsa bir gün çalıştırmazdı beni bu halde.
Neyse yine motor su kaynattı:) Haftasonu kısmetse yeni doktorumuzla tanışacağız. O kadar adapte olmuşum ki kadın beni Allah'ın izniyle nasılsa doğurtur gibi bir algı var kafamda. Ne yürüyüş yapıyorum ne spor. O kadın sana ne yapsın a obur hamiş:) Kimbilir kaç kilo oldum bu arada, bir eve gideyim de tartılayım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder