Nişandan sonra bir süre, ama çok kısa bir süre boş kaldık. Ne düğün ne evlilik düşünmedik, tek gündemimiz nişanlımın mezun olması idi. Bu arada askerdeki kardeşimi ziyarete gidelim dedik. Tabi ki nişanlısını götürmemek olmaz, ha belki olur da ben kendime yakıştıramadım. Velhasıl onu da aldık yola çıktık. Vardığımızda nişanlımla ben sadece iki saat kadar kahvaltıda görüşebildik kardeşimle. Sonra müsade isteyip vurduk kendimizi Balıkesir yollarına. Rastgele dolaştık öylesine. O sıralarda da gündemimizde askerlik konusu vardı. Bedelli mi yapmak daha iyi olur, kısa dönem mi uzun dönem mi? Öyle yaparsak ne zaman evleniriz böyle yaparsak ne zaman evleniriz? Olabilecek bütün kombinasyonları düşündük sanırım. Ama nişanlım kendi hayatından çok bizim mutluluğumuzu istediği için o bana bıraktı, ben de askerliği yapacak olan o olduğu için sadece fikirlerimi söyleyerek ona bıraktım.
Derken kardeşim er olarak yapmayı o kadar kötüledi ki ben hemen uzun dönem yap diye atıldım. Nişanlım zaten okul hayatı boyunca sıkıntı çekti, sonra ben girdim hayatına. Bu sefer de nişanlısı çalışırken onun okuyor olmasına üzülüyor. Bana belli etmiyor ama üzüldüğünü biliyorum. Kendisini hep yaşıtlarıyla kıyaslıyor, üniversite okuyana kadar işçi olsaydım şimdi evimize bakıyor olacaktım diyor bazen... Düşündüm ki askere gidince de er olacağı için o aylarda işkence çekecek. En azından elindeki hakkı kullanıp asteğmen olarak yaparsa hem rütbeden dolayı kendisine güveni gelir, hem de alacağı maaştan dolayı o üzüntüsünden de kurtulmuş olur. Er olmasından kat kat iyi olur diye umuyorum, inşallah öyle olur. Ben olmasam da eminim bu şekilde yapardı. Onu varlığımdan dolayı hayatın hiçbir alanında engellemek istemiyorum. Tabi ki yalnız olsaydı alacağından farklı sorumluluklar olacaktır üzerinde. Ama fırsatları da kaçırmasını istemiyorum. Neyse, biz kardeşimi de dinleyince ben uzun dönem yap ben seni beklerim dedim. Sonrasındaysa nişanlı bekleyene kadar evli beklemenin daha iyi olacağını düşündük. Evet hasret daha çok olacaktır (herkes öyle dediğine göre kabul ettim bunu artık) ama izinlerinde ya da ben görmeye gittiğimde sokaklarda sürünmekten artık. O yüzden dedik ki ailelere açalım, bakalım onlar ne diyecekler.
Balıkesir'den gelir gelmez babamla konuştuk, o da tam destek verdi. Kendisi de annemle dört sene nişanlı beklediği için çektiğimiz sıkıntıları anlatmamıza gerek bile yok. Ben her türlü yardıma da desteğe de hazırım dedi sağolsun. Nişanlım da kendi ailesine açıkladı, onlar geldiler babamla konuşmak için. İstişare ortamında herkes kendi fikrini söyledi. Kayınpederim bana istemiyor gibi geldi, ama sonrasında konuştuğumuzda senin bunları kaldırabileceğine ikna olmaya çalışıyordum dedi. Onda da sorun olmayınca kısmetse 2015 Mart ayında düğün yapıp nişanlımı öyle askere göndermeye karar verdik. Hakkımızda hayırlısı olsun...
Burdan sonra beni çok üzen bir şey oldu. Benim bir de kardeşim var biz onu hiç hesaba katmamıştık normal olarak. Onlar da evlenmek için askerin bitmesini bekliyorlardı. Gelin hanım da Balıkesir'den dönerken bize düğünü en erken ne zaman yapabileceğimizi sormuştu. Ben de okul biter bitmez en erken Şubat'ta yapabiliriz demiştim. Öğrendim ki gelir gelmez babamı arayıp biz Ocak'ta düğün istiyoruz demiş! Bizimle yarışıyor yani. Babam bunu bana söyleyince olanı anlattım, çok kızdım. Babam da sağolsun bana destek verdi, ben söylerim en erken sizden sonra yapabilirler diye dedi. Netekim birkaç gün sonra yine gelin hanım babamı arayıp kardeşimi bayramda çıkarmaya gidecekler mi sormak istemiş. Bir araya gelip düğünü konuşuruz demiş. Babam da olanları anlatmış, ablanın kayınpederi ve kayınvalidesi geldiler, düğünü martta yapmak için uygun olup olmadığımızı konuştuk ve martta yapmaya karar verdik. Sizin düğününüzü daha önce yapamam, ancak onlardan sonra olur demiş. Tabi ki kıyamet kopmuş. Çok uzatmayacağım, her türlü itirazı etmiş utanmadan. Bu konuyu konuşmak için muhattap kendisi olmamasını da geçtik, bu kadar ısrar etmesi ayıptan başka bir şey değil. Ben bununla yetinmeyeceklerini tahmin etmiştim ama napabilir onu bilemiyordum. Bu haftasonu onu da öğrendik.
Geçtiğimiz cumartesi günü malesef babaannemi de kaybettik. Defnetmek için memlekete gittiğimde annesiyle ikisi çoktan gelmişlerdi bile. Gördüğümde sinirden ne yapacağımı şaşırdım. Bu tarz şeyleri buraya yazmak istemiyorum aslında, daha önce de bu şekilde yaşadıklarımdan hiç bahsetmemiştim ama bunu geri dönüp okumak ve unutmamak istiyorum. Bu yaptıkları ayıbı hatırlayıp ayağımı ona göre denk almam lazım. Neyse, kendisi söz geçiremeyince kardeşimi askerden izin aldırtıp getirmiş babamla konuşması için. Ama planlarında babaannemin vefatı olmadığı için pek görüşemeyecekler anlaşılan. Bir halt da yola çıkarken yemiş, ben ortamda yoktum ama öğrenince nasıl sabrettim ben de şaşırıyorum kendime hâlâ. Halam kayınvalideme düğün ne zaman diye sormuş, cevabı duyunca da Martta geliyoruz desenize demiş. Gelin Hanım da hemen diklenip bizimkisi Ocak'ta olacak ona gelirsiniz demiş! Tahmin ediyorum kardeşimi içgüveysi almayı falan düşünüyorlar. Bu nasıl bir cüret ben anlayamıyorum ya. Kayınpederin yapmıyorum diyor sen düğün tarihini söylüyorsun. Benim aklım ermiyor gerçekten. Cenaze evinde tartışılacak konuşulacak şey mi şu yaptığı? Yazıklar olsun ben sıramı verirken tek kelime bile etmedim sözde de nişanda da. Annem sağ olsaydı onları da ancak rüyasında görürdü ya neyse...
Şu an durum bu şekilde. Biz düğün yeri bakıyoruz Mart için. Keşke hayatımın en mutlu gününü düşünürken böyle şeylere üzülmeseydim. Hakkımı helal etmiyorum kesinlikle. Ahirette görüşeceğiz inşallah... Bundan sonra da sadece kardeşimle görüşürüm eğer görüşmek isterse tabi ki... Gelin hanıma dair yapmam gereken hiçbir şey kalmadı bu olaydan sonra...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder