1 Eylül 2014 Pazartesi

Medenî Hali Güncelleyelim:)

Uzun zaman olmuş yazAmayalı. Elim erip de bir türlü neler yapıyorum yazamadım. En son bohça için neler hazırladığımı anlatmaya çalışmışım. Bohçalar çoktan geldi gitti, kullanılmaya bile başladı:)

Ramazan Bayramından sonraki haftayı de izin aldım ki nişan için bir şeyler gerekir, İstanbul'dan müdahale edemem diye. Bayramdan sonraki hafta nişanlımın ailesi, biraz da yakın akrabalardan oluşan bir grup nişan sermeye geldiler. Bayramda kendi evlerine de sermişti kayınvalidem. Bizde gelip bakacak kimse yok ama içimde heves kalmasın diye her şeyi tam yapıyor Allah razı olsun. Her şeyim çok güzel olmuş. Aışverişte aldıklarımız, kayınvalidemin elleriyle işlediği diktiği pike takımları, salon takımları... Fazlasıyla hazırladı her şeyi. Millete gösteriş olsun diye de değil, içinden geldiği için, özendiği için. Ben de bütün hafta bayram gezintileri yaptıktan sonra birgünde hazırlayabildim bohçaları. Bu kadar uzun süreceğini hiç düşünmemiştim. Toparlaması, süslemesi derken bir tam gün onlarla uğraştım. Çok güzel oldular ama cidden çok içime sindi Allah'a şükür. Ertesi gün ancak evi toparlayıp ikram hazırlamaya vakit bulabildim. Biz ayrıca gitmedik bohça götürmeye, giderlerken onlara verdik götürdüler. Kayınvalidem onları da sermiş sağolsun gidince... Bohça mevzusunu böylece atlattık, cidden nişanda en zor neydi diye soran olsa hakkaten bohçaydı en zoru. Sonraki hafta izin almamın tek faydası da elbisem için oldu. Terzi hanım sağolsun nişana bir hafta kalana kadar elindeki kumaşı ölçme ihtiyacı duymamış. Ben elbisemi teslim almayı düşünerek gittiğimde; "bu kumaş yetmiyor daha uzunu da üretilmiyormuş, gel başka model seçelim onu yapalım" deyiverdi. Ben beğenecek olsam başka model beğenirdim zaten. Tabii ki kabul etmedim, organze tül yoksa normal tülle olduğu kadar yapın ama bu model olsun dedim. O hafta birkaç kere daha provaya gittim. Cuma günü alırım diye gittiğimde yine prova oldu. Nişan günü almaya gittiğimde içine astar dikilecek sen kuaföre git biz yarım saate getiriyoruz dediler. Velhasıl, saat 3'te kuaförden çıkacak geline saat 2'de elbisesini getirdiler! On kere aramışımdır, gözüm yolda öyle bekledim getirmelerini. Bir daha da kapısından bile bakmam. İşçiliği ne kadar iyi olursa olsun o gün böyle bir strese hiç gerek yok. Ben nişanlığımı nişan gününden önce bitmiş şekilde hiç göremedim. Kusurlarını da nişan günümde gördüm sağolsunlar. Neyse geçti gitti...

Nişan olacağı hafta hergün öğle saatlerinde yağmur yağıp sonra hava açıyordu. Nişan günü nasıl olacak diye merakla bekledim açıkçası. Sabah hafif bir yağmur yağdı ama İstanbul'da fırtına çıkmış. Fotoğrafçı da İstanbul'dan geldiği için sabah beni on kere arayıp iptal edelim, gelirsek iptali olmaz gerekirse salonda çekeriz diye taciz etmişlerdir. Ben anlamıyorum bu insanları, zaten stresli bir gün, ben gelin halimle yağmur yok çamur yok kalkın gelin diyorum, ısrarla iptal etmek istiyorlar bir de tehdit bak iptal etmeyiz ama diye. Gerilmeyeyim dedikçe insanın üstüne geliyor her şey... Yine de moralimi bozmadım, çünkü benim ruh halim nişanlıma da çok yansıyor. Onun suratı düştü mü daha bizi kimse toplayamazdı o gün... Fotoğraf çekimi de nişan da çok güzel oldu. "O kadar tantana oldu, ne değişti şimdi?" diye soranlara nişan yüzüğümü gösteriyorum:) Tamam bana da garip geliyor cidden düğün yapıyoruz sadece eşyalar eksik. Sabahında yine o okula gitti yine ben işe geldim. Ama şanımız yürüsün diyorum:) Seneler sonra geriye dönüp keşke yapsaydık diyeceğime durumumuz varken değerlendirdim. Pişman değilim, ama kimseye tavsiye etmiyorum. Hele ki birkaç ay içerisinde evlenme şansları varsa ve kızın da büyük bir hayali yoksa nişanım salonda olsun diye, hiç gerek yok. Takın yüzükleri gitsin, enerjinizi sabrınızı düğüne saklayın. Benden söylemesi.

Nişan faslını böylece atlattık. Sonrasında da güzel bir gelişme daha oldu. Benim bir ev meselesi vardı hani, bir sene kadar önce eminevimden ev almak için sisteme dahil olmuştum. Biz nişan için koştururken bir mesaj geldi. Kurtköy civarında yeni bir projeleri varmış. Buyrun satış ofisimize bilgilendirelim demişler. O telaşede tabii ki okumamızla gözardı etmemiz bir oldu. Ama Allah nasip edecek ya, peşimizi bırakmadılar. Lansmanın son haftasıi buyrun gelin diye bir daha mesaj attılar. Hele bir arayayım nedir ne değildir dedim, ofise davet ettiler. Ofis dedikleri Kurtköy'de bir yer. Oraya kadar gitsem bile yerlerini nasıl bulacağım, galiba gidemeyeceğim deyip vazgeçiyordum ki Gebze'de oturan arkadaşım davet etti beni. Gün içinde de napsak napsak derken, bu kadar yol geldim bari Kurtköy'e de gideyim dedim. O da sağolsun beni arabasıyla götürdü. Yoksa cidden benim gitmeye hiç niyetim yoktu. Anlattıkları çok mantıklı geldi. Bu hafta da İzmit tarafıyla konuştum onlar için de bir sıkıntı yokmuş. Ev almak niyetiyle yola çıkıp otelden hisse aldım:) Bu aydan itibaren taksitlerim artmış oldu ama bir şekilde ödenir Allah'ın izniyle. Hayırlısı olsun diyelim. O da aradan çıkmış oldu. Hayat bakalım bize daha ne süprizler hazırlıyor. İnşallah onlar da böyle güzel olur. ^_^

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder