2 Haziran 2014 Pazartesi

En Büyük Asker Bizim Asker!

Geçtiğimiz Cuma günü kardeşimin yemin töreni vardı. Askere gönderdiğimizi yazmış mıydım hatırlamıyorum ama tam bir ay olmuş dile kolay. Babam, dayım ve ben Balıkesir'e gittik. Gelin kızımız da ailesi ile gelmiş. Bizim on katımız özleyen, üzülen, bekleyen odur muhakkak. Bizi biraz gerdi ama ben onun durumunda olsam muhtemelen gözlerimden ateşler çıkardı:)

Biz tabi babamla, kardeşim bizi hiç aramadı diye baya bir üzülmüştük. Bizi beklemiyordur bile yemin törenine, kimi aradıysa o gitsin gibi alttan tripli bir şekilde gittik ama tabii ki çok özlemiştik ve konuşamadığımız için de çok merak ediyorduk nasıldır iyi midir ne yer ne içer diye. Çok şükür çok iyi gördük. Komutanlarından Allah razı olsun üzmemişler kardeşimi. Ve bizi aramış meğer. Babam sabit numara görünce bankalar arıyordur sanıp açmamış, benimse yanlış numaramı aramış ben artık kullanmadığım için sadece internet bankacılık şifresi için bakıyorum o telefona. Neyse bunu duyunca bir daha sevindik... Yemin töreni alanına girerken bizi fıldır fıldır aradı gözleri orda mıyız diye. Biz tabi nişanlısıyla avaz avaz bağırıyorduk burdayız diye. Görünce gülümsedi sadece. O kadar ciddi bir asker olmuş ki. Bi çocuk göz falan kırptı ailesine:) Normali kardeşimin yaptığıdır tahminim. Sonra alandan çıkarken de biz en önlerden alana sarkıyorduk resmen. Heycanlanınca, uykusu gelince falan yüzü kıpkırmızı olur. O kadar asker içinde seçmekte hiç zorlanmadık:) Güneş altında eğitim yapmaktan yanmış, yerlerde sürünmekten kolları yara olmuş. Ama olsun, o kadardan bir şey olmaz. Vücuduyla yapabileceklerinin farkına varsın. Zaten o da şikayetçi değildi, yaptıklarını zevkle anlattı resmen. Babamla ben de; "askerliği bu kadar seveceğini bilseydik asker yapardık seni" diye takıldık. Allah nazarlardan saklasın burdan sonrası da böyle geçer inşallah. İçimiz rahatlamış olarak, ama özlemle onu orda bırakarak Kocaeli'ne geri döndük...

Ertesi günü de uzun zamandır kayınvalideme gidemedim deyip ona ayırdım. Sabah kahvaltıya gidecektim güya ama benim varışım saat 11'i buldu :( Kayınpederim bile dalga geçti, "kız sana kıyamamış sabah sabah yorulma diye. Öğle yemeğiyle birleştirdi bak" diye. Bizim evden gidişim 1 saat 15dakika sürdü ben ne yapayım. Kahvaltıdan sonra çarşıya çıktık. Bohça alışverişinde içimize sinmeyen şeyler vardı, eksik kalmasın diye baştan yaptık nerdeyse. Allah razı olsun beni benden çok düşünüyor. Sözlümün finalleri olduğu için o yoktu ama olsun yeter ki sınavları iyi geçsin bir an önce kurtulsun okuldan. Akşam da otobüse binip İstanbul'daki hayatıma geri döndüm.Yoruldum ama çok güzel bir üç gün oldu benim için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder